Ana Sayfa » Yıl 9, Sayı 33 (Mart 2014) » Kütüphaneye Yıllarını Vermiş Kadınlar:
SOHBET KÖŞESİ
KÜTÜPHANEYE YILLARINI VERMİŞ KADINLAR:
Pelin Şahin- Derya Orhan- Ergül Kara
Gülden A. Pınarcı
gpinarci@atilim.edu.tr
Atılım Üniversitesinin geleneksel olarak her yıl düzenlediği 10. yılını tamamlayan personele plaket ödülünü bu yıl kütüphanemizden 3 arkadaşımız aldı. E-Bültenimizin Mart ayı gündemi de herkesin tahmin edebileceği gibi 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ve bizler için çok önemli bir hafta olan Kütüphaneler Haftası. Biz bu iki konuyu birleştirerek kendimizden başlayalım istedik. Kütüphanemize 10 yıldır emek veren kadınlar olarak Pelin Şahin, Ergül Kara ve Derya Orhan’la sıcak bir röportaj gerçekleştirdik. |
Sohbetimize sizleri tanıyarak başlayalım. Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Pelin Şahin: Ben Pelin Şahin, 1979 Ankara doğumluyum. 12 yıl önce Atılım Kütüphanesi ailesine katıldım. Evliyim bir oğlum var, bir oğlum daha olacak.
Ergül Kara: Ergül Kara, 2003 yılında Atılım Üniversitesi ailesine katıldım. Evliyim, bir oğlum var. Burada çalışmaktan mutluyum.
Derya Orhan: Merhaba Derya Orhan ben. 12 yıldır kütüphanede çalışıyorum. Evliyim bir kızım var.
Şimdi ilk başa dönersek hatırlayacak mısınız bilmiyorum ama ilk başladığınız günü, ilk heyecanınızı hatırlıyor musunuz bize biraz anlatır mısınız?
Ergül Kara: Ben ilk geldiğim günü çok iyi hatırlıyorum, ilk iş deneyimim olduğu için çok heyecanlıydım. Eşim burada olduğu için tanımam aslında çok da zor olmadı. Kütüphane Müdürümüz Nilüfer Hanım’ı eşim sayesinde daha önceden tanıma şansım olmuştu. Geniş aile tarzındaydı. Büyüdükçe büyüdükçe biraz insanları tanımak zor oluyor. Ama eski heyecanı daha güzeldi, büyümesi hoşumuza gidiyor. Üniversitemizin büyümüş olması hepimiz için çok iyi diyorum.
Derya Orhan: Bende hatırlıyorum ilk günümü. İlk günümde kitap satışta birimde başlamıştım. Benden önceki arkadaş ayrıldığı için orayı kimse bilmiyordu. Özellikle yazar kasayı ben de bilmiyordum, o günün bitmesi için dua etmiştim.
Pelin Şahin: Bende hatırlıyorum, ilk görüşmem Nilüfer Hanım’la iyi geçmişti. Annemle gelmiştim görüşmeye. Nilüfer Hanım hafta sonları çalışacağız deyince ben şok olmuştum ama gerçekmiş. Bende işe ilk demirbaşa kitap girerek başladım. Büyük iki katlı salonda tek oturduğumda şok olmuştum, “Ben burayı nasıl idare edeceğim” diye ama zamanla alıştık.
Peki, ilk başladığınızda kaç yaşındaydınız?
Derya Orhan: Ben 20 yaşındaydım.
Ergül Kara: 26.
Pelin Şahin: 22.
10 yıl uzun bir süre, ilk geldiğiniz gün Atılım Üniversitesi nasıldı? 10 yılda ne değişti? Şu anda 17. Yılında, mutlaka birçok şey değişti, büyüdü gelişti, sizler buna şahit oldunuz. Bize bu değişim sürecinden biraz bahsedebilir misiniz?
Derya Orhan: Biraz önce dediğim gibi ben ilk geldiğimde 20 yaşındaydım, 12 yıl geçti, 32 oldum. 4 kişiydik kütüphanede. Ama şimdi yeni binamıza geldik, 17 kişi olduk giderek de artacak. Yani en büyük değişiklik bina oldu bizim için.
Ergül Kara: Ne bileyim çok şey değişti. Bizim için en büyük değişiklik binamızın yapılması oldu. Çünkü gerçekten öbür binada sıkıntılar yaşıyorduk, artık bir bağış geldiğinde ya da toplu bir kitap alımı yapıldığında müdürümüzün yanına gidip "Bu kitapları nereye koyacağız?" dediğimde yüz ifadesini hatırlıyorum. Gerçekten binanın değişmesine ihtiyacımız vardı. Taşındık rahat ettik, hepimiz için iyi oldu.
Pelin Şahin: Benim için de en büyük değişiklik bina oldu, o sıkışık küçük bir yerden buraya geçmek iyi oldu.
Peki siz de söylediniz 4 kişiyle başladık şu an 17 kişi olduk. Mutlaka birçok pozisyonda kütüphane içinde yer aldınız. Şu an hangi pozisyondasınız, 10 yıl içinde hangi pozisyonlarda yer aldınız, neleri öğrendiniz? Mesleğinizle alakalı sıkıntılarınız var mı ya da nasıl giderdiniz bunları, kendi yöntemlerinizi, biraz bunlardan bahseder misiniz?
Pelin Şahin: Biz 12 yıl içinde her birimde çalıştık aslında, her birimde sırayla görev aldık. Her birimin tabi kendine göre problemleri var ama şimdi ben en son kataloglama bölümünde çalışıyorum. Orada çok büyük problemlerim yok, bazen sistemle ilgili problemlerim var ama her birimi gördük, çalıştık.
Ergül Kara: Ben de aşağı yukarı katılıyorum. Ben şimdi sağlama biriminde görev yapıyorum. Ama gerektiğinde süreli yayınlarda, ödünç verme biriminde, katlarda görev alabiliyorum. Gerektikçe alacağız, çünkü büyüdükçe sorumluluklar, sorunlar da büyüyor bizimle birlikte.
Derya Orhan: Aynen, bende bütün birimlerde çalıştım. Kitap satışla başladım sonra aksesyona geçtim. Süreli yayınları yaptım. Kataloglamadayım şu anda. Çok problemlerimiz oluyor, ama artık birbirimize danışarak, işte yeni gelen arkadaşlarla ortak çözümler üreterek çözüyoruz.
Küreselleşen, her şeyin çok çabuk tüketildiği bir dünyada yaşıyoruz. Kadın olarak özel bir kurumda, özellikle özel sektörde 10 yıl gibi uzun bir süre çalışmak, 10 yıldan daha fazla olanlar var, nasıl bir duygu?
Ergül Kara: Çok uzun gözüküyor ama o kadar da çabuk geçti bizim için. Gerçekten bu süre zarfında öğrencinin taleplerine yetişmeye çalışıyoruz. Şimdi ki nesil o kadar farklı ki, onların taleplerini karşılamak gerçekten zor, her geçen gün değişen bir zamandayız. Elimizden geldiğince hepimiz.yardımcı olmaya çalışıyoruz.
Derya Orhan: Zaman çok göreceli bir şey geçerken, böyle çok zor geçiyormuş gibi oluyor, ama dönüp arkaya baktığınızda 12 yıl nasıl geçmiş ben bile inanamıyorum. Gençliğim burada geçmiş. Tabi ki birçok zorluklar oluyor, özel sektör. Mesela önceden hafta sonu çalışmıyorduk, şimdi çalışıyoruz. Evdeki sistem de değişti, evlendik, çocuk oldu ekstra bir şey oldu,çok zorlandığımız durumlar oluyor tabi ki.
Pelin Şahin: Katılıyorum.
10 yılda unutamadığınız ya da böyle çok zor durumda kaldığınız bir anınız var mı?
Derya Orhan: Unutmadığım değil, ama hepimizin ortak düşüncesi bu sayımlarda çok eğleniyoruz. Çok yoğun geçiyordu ama bu kadar güldüğümü hiçbir zaman unutamam.
Ergül Kara: Sayım zamanı hepimiz için öyle gerçekten.
Derya Orhan: Her kafadan bir ses çıkıyor, birisi birisine bir rakam yetiştirmeye çalışıyor. Arada harfler karışıyor, rakamlar birbirine giriyor. Demirbaş defteri, herkes bağırıyor. Ben kitap isimlerini çok karıştırırdım, çok güler eğlenirdik.
Sizlerin de bildiği gibi 8 Mart dünya emekçi kadınlar günü, sizler de toplumda her kadın gibi hem eş hem anne hem çalışan olarak birçok statüye sahipsiniz. Türkiye kadın olmayı nasıl tanımlıyorsunuz?
Derya Orhan: Kadın olmak Türkiye’de çok zor, haberlerde görüyoruz, mesela her gün bir kadın cinayeti oluyor, kadınlar şiddet görüyorlar. Türkiye’de kadın olmak bence ikinci olmak, ikincil olmak. Atatürk sayesinde seçme ve seçilme hakkı verilen ilk ülkelerden birisiyiz ama hak olarak, eşit olarak şu an çok gerideyiz.
Ergül Kara: Ben de gerçekten arkadaşa katılıyorum. Türkiye’de kadın olmanın pembe bir nüfus cüzdanı sahibi olmaktan başka bir şey olmadığını düşünüyorum. Gerçekten hem çalışıp hem anne hem eş olmak zor. Onlardan birini ihmal ettiğinizde denge kesinlikle bozuluyor. İhmal etmemeniz gerekiyor. Eş olarak, anne olarak fedakâr olmanız gerekiyor; çalışan bir kadın olarak işinize sahip çıkmanız gerekiyor. Bu dengeyi korumanın zor olduğunu düşünüyorum ama elimizden geldiğince de bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Umarım bu şekilde bir katkımız olur, ama gerçekten zor.
Pelin Şahin: Evet bence de zor, hem ev hem iş hem çocuk idare etmek ama yine de üçüne de devam etmek zorundayız.
Hayat müşterek, eşlerle ilgili, işlerle ilgili çalışan kadınların birçok sorunu var. İş yaşamında, ev yaşamında kadınlara nasıl destek olunmalı? Yani çalışan kadınlara nasıl destek olunmalı?
Derya Orhan: En azından belki biz eşimizden öyle görmüyoruz ama çevremizde çok var. Sen kadınsın beceremezsin, sen dur bir önce erkekler yapsın. O ev geçindiriyor, sanki biz başka bir şey yapıyormuşuz gibi bunlar oluyor. O da çalışıyor ben de çalışıyorum. Eve geliyorsunuz çocuğun dersi oluyor, anne ilgileniyor. Eşiniz yemek bekliyor, siz yapacaksınız. Bu tür sorunlar oluyor, tabi ki en azından destek olması gerekir. Kadınların iyileşmesi için her şey kadınların elinde, erkekleri de yaratan kadınlar. Gene görev bize düşüyor.
Yayın Kurulu: Prof.Dr. İsmail Bircan, Uzman Nilüfer Ünal, Osman Kutlu
Editör: Gülden A. Pınarcı
İçerik Yöneticisi:
3 Ayda bir yayınlanır.