32 Yıl:
9 Ocak
2014 ISSN:
1306-3472

Ana Sayfa » Yıl 9, Sayı 32 (Ocak 2014) » AŞK YÜZÜNDEN ACI ÇEKENLERE BİR ÖNERİ

YANSIMALAR

 

 

 

AŞK YÜZÜNDEN ACI ÇEKENLERE BİR ÖNERİ  

 

 

 Zeynep Ünal
Boğaziçi Üniversitesi
Mithat Alam Film Merkezi - Yönetici

unalzeyno@hotmail.com

Aşk yüzünden acı çekenlere bir öneri: hemen gidin radyoyu açın ve bir şarkı tutun…

kadinGeçenlerde Sarıyer’den Büyükdere’ye doğru yürüyordum. Akşam saatleriydi. Hava güzel, manzara güzel… Şöyle bir manzaraya karşı sigara içeyim diyerek bir banka oturdum. Yanıma 16 yaşlarında, güzeller güzeli bir peri kızı oturdu, “bana da bir sigara verir misin abla” diye sordu. İçimden bir yerlerden bir öğretmen fırladı sanki. Sanki sigaraya o yaşlarda başlayan ben değilmişim gibi “hımmm hayırdır bakalım” diye sormadan edemedim. Peri kızında derin bir hüzün. Verdim sigarayı ikiletmeden ve üzerine fazla gitmedim. Bir süre birlikte sessizce içtik sigaramızı. Sonra peri kızı bana “abla çok aşığım ben” dedi gözleri dolu dolu. “E ne güzel işte, bunda ağlayacak ne var” dedim ona. “Ayrıldık biz abla, şu ileride çalışıyor. Çalıştığı dükkanın önünden günde 5-6 sefer geçiyorum, beni görüyor ama dışarı çıkmıyor” dedi. “Aşkından sürünüyorum be abla…”

Peri kızıyla konuştuklarımız bana kalsın. Ama tuhaf bir hissiyata kapıldığımı belirtmeden edemeyeceğim. Hepimizin olmuştur, biten bir aşkın ardından süründüğü. Ama gençliğimizde. 40’larına yaklaştığında insanın başka birinin aşkından süründüğü olmuyor. Sürünse de çaktırmıyor mu ne? Daha önemli meseleleri var‘mış’ gibi yapıyor. Bir bankta öylece otururken genç bir kadının bu konuda içini açması yaşlandığımı ve bir daha aşk yüzünden hiç sürünmeyeceğimi hissettirdi bana. Bir kere bilirkişi tayin etmişti beni. Benim için akıl vermekten, geçer demekten başka yapacak çok da bir şey kalmamıştı. Ama konuşmanın bir yerlerinde “e bu kadar şarkı boşuna yazılmıyor” gibi bir laf ettiğimi hatırlıyorum.

Evet, bir aşkın sürecini en güzel şarkılarla yaşıyoruz belki de. Müziğin insana şifalı bir etkisi var çünkü. Kim bilir belki de Sezen Aksu’nun da dediği gibi “O zaman git hemen radyoyu aç / bir şarkı tut”…

Şarkılarla bir aşk hikayesinin anlatıldığı iki film geliyor aklıma. İkisinde de şarkı sahiplerinin suretini hiç görmüyoruz. Ama film boyunca onları baskın bir şekilde hissedebiliyoruz. Birincisi Julie Taymor’un 2007 yapımı Across the Universe filmi. Film, gelmiş geçmiş en büyük müzik gruplarından The Beatles’ın 33 şarkısıyla, Vietnam savaşının gölgesinde Jude ve Lucy’in aşk hikayesinin anlatıldığı bir modern zaman müzikali. Filmde Hey Jude, Lucy in the Sky, Let it be, Something in The Way, All You Nedd is Love, filme adını veren Across The Universe gibi şarkılar ile yapıyor olay kurgusunu Taymor. Filmi izleyenlerin kayıtsız kalamayacağı sahne ise Strawberry Field Forever eşliğinde çileklerin Vietnam’a bomba olarak yağdığı sahne. 33 şarkı da olay örgüsü içine ustaca yedirilmiş. Zaten Taymor’un önceki filmleri Titus ve Frida ile ne kadar iyi bir yönetmen olduğunu, senaryonun hissettirdiklerini izleyiciye ne kadar ustaca ulaştırabildiğini kanıtlamıştı. Şunu da belirtmeden edemeyeceğim, filmi seyretmeniz için The Beatles hayranı olmanıza da gerek yok. Ama mutlaka müzikal sevmelisiniz.

Aklıma gelen diğer film ise Korhan Bozkurt’un O Kadın filmi. Film yine bir aşk hikayesi anlatıyor. Ama bu aşk hikâyesini Sezen Aksu şarkıları aracılığı ile aktarıyor bizlere. Fakat Sezen Aksu şarkılarının, O Kadın’ın olay örgüsü içinde filme yedirebildiğini söylemek mümkün değil. Şarkılar rastgele seçilmiş gibi. Filmin ana karakterleri modacı Yeşim ve müzisyen Okan. Yeşim, işadamı Bülent’le evlenmek üzere ama Okan’ı seviyor. Aslında çok da karmaşık olmayan bir aşk hikâyesi seyirciye çok karmaşık ve mutsuz bir aşk hikayesi olarak sunuluyor. Aslında Yeşim ve Okan arasında sınıfsal bir fark yok. Filmin bir yerinde “Sen de benim kadar gerçekleri görüyorsun / Beraber olamayız benim gibi biliyorsun / Bir başka dünyanın insanısın yavrucağım / Sen kendi dünyanın toprağında büyüyorsun” sözlerinden oluşan Biliyorsun şarkısı çalarken seyirciye sunulan sahne bizlere sınıfsal bir ayrılık çağrıştırmıyor. E neden birlikte olamıyorsunuz, gerçekten bilemiyorum. Ayrıl Bülent’ten git aşık olduğun adamla birlikte ol demeden edemiyorsunuz. O Kadın için Across the Universe’ta söylediğimin tam tersine filmi seyretmeniz için mutlaka ve mutlaka Sezen Aksu hayranı olmanız gerekiyor. Hatta Sezen Aksu hayranlığının bile yetmediği sahneler olabiliyor .

Bir aşkın içindeyken bir sürü hissiyat yaşıyoruz aslında. O’nun için doğmuşuz, bugüne kadar O’nun için nefes almışız sanki. Ah O farketse içimizde uçuşan kelebekleri… En güzel Scorpions Born to Touch Your Feelings’te anlatmış; “Ben telli çalgıların sesinden doğdum / Herşeyimi verebileceğim biri için / Sadece duygularına hitap eden bir şarkı olmak için / Kapat gözlerini ve ben içeri girmeye çalışacağım / Kalbini bir ilkbahar gibi uyandırmak için / Çünkü ben duygularına dokunmak için doğdum”.

http://www.youtube.com/watch?v=tA_rHWXDOtg

Eh be Neşet Baba, her bir şarkında nasıl da elini alıp kalbimin üzerine koyuveriyorsun bilmiyorum ki… Neşet Ertaş’ın da dediği gibi bu evrede yanıyoruz işte; “Gayrı naz eyleme bana / Gel görüyüm kana kana / Aşık oldum gülüm sana / Yanıyorum yanıyorum yanıyorum hele / Nail oldum gonca güle / Acem şalı ince bele ”…

http://www.youtube.com/watch?v=o9cvtxvTVWU

Eğer karşılık alıyorsak hissiyatımıza bu defa içimizde baharlar açıyor, bütün karlarımız eriyor sanki. Aman bir neşe bir mutluluk. Tıpkı Candan Erçetin’in Bahar’da dediği gibi “Sen bana vaat misin, lütuf musun sevgili / Kim ne dersi desin al beni sinene sar / yaşanmış baharları unut gitsin sevgili / benim gönül ülkemde bir tek senin aşkın var”

http://www.youtube.com/watch?v=Epcj13tZ3gI

Sonra… Sonrası malum, her ilişkinin bir iniş dönemi var maalesef. Bize söylenen yalanları, karşı taraftaki eksikleri görmezden geliyoruz. Ama yine de özlüyoruz işte. Pink Floyd, Wish You Were Here’da anlatmış; “biz sadece balık kabında yüzen iki kayıp ruhuz, yıllar boyunca / hep aynı yüzeyde koşan / ne buldun? aynı eski korkuları mı? / keşke burada olsaydın”

http://www.youtube.com/watch?v=217JOBWTolg

Nefes alamadığımız, sihrin bittiği yerde de Nazım Hikmet’in şiirinden Cem Karaca’nın şarkısı çıkıyor ortaya “Gönlümle baş başa düşündüm demin / artık bir sihirsiz nefes gibisin / şimdi ta içimde bomboş kalbimin akisleri sönen bir ses gibisin / maziye karışır sevda yeminim / bir anda unuttum seni eminim / kalbimde kalbine yok bile kinim / bence artık sen de herkes gibisin”

http://www.youtube.com/watch?v=XHCTDwE45VY

Sonrası malumunuz. İnkâr… Sezen Aksu’nun Adem Olan Anlar’ından “ben seni de sevmedim Adem / doğruyu duymak istiyorsun madem / alt tarafı bir elma yedik beraber / zehir zıkkım oldu bize bal badem”

http://www.youtube.com/watch?v=B1xAmM7rJnU

Kısa ya da uzun bir sürünme dönemi var işte herkesin “derdim sana derman olsun / ben gönülden okuyorum / haberin yok ölüyorum”

http://www.youtube.com/watch?v=r-DgkPS9Ids

Aşk dediğimiz bir kaç şarkı arasında işte. Aşkların nefretle değil dostlukla bitmesi umuduyla…

Sahibi: Prof.Dr. Abdurrahim Özgenoğlu
Yayın Kurulu: Prof.Dr. İsmail Bircan, Uzman Nilüfer Ünal, Osman Kutlu
Editör: Gülden A. Pınarcı
İçerik Yöneticisi:
3 Ayda bir yayınlanır.