31 Yıl:
8 Ekim
2013 ISSN:
1306-3472

Ana Sayfa » Yıl 8, Sayı 31 (Ekim 2013) » SAİMEKADIN’IN İLK SAKİNLERİNDEN

ANKARA DOSYASI

 

SAİMEKADIN’IN İLK SAKİNLERİNDEN: GÜLSEVİL ve SELAHATTİN ÇETEL

 

 

 

Ali İnandım
aliinandim@gmail.com

25.09.2013 tarihli Milliyet Gazetesi Ankara Eki’nde yayımlanmıştır.

 

Zorlu günlerde oluşan bir semt Saimekadın. Zorluğunu da ilk halini de yaşamış Çetel çifti, kurtlara komşu oluşlarını, semtin değişimi anlattı. Zor günleri Ankara’nın. Hem Cumhuriyet’in dönüşüm sancıları sürüyor hem de İkinci Dünya Savaşı’nın etkileri. Cebeci bile uzak sayılırken kurtlarla tilkilere komşu geliyor. Mamak yolunda, yavaş yavaş yeni bir yerleşim oluşmaya başlıyor. 2-3 dağınık hane, gerisi bomboş arazi, Saimekadın’ın temelleri atılıyor. Ekonomik zorluklara, mahalle olabilmenin zorlukları ekleniyor. Okulu bile 1960’lardan sonra geliyor, pazarı o yıllarda anca kurulabiliyor. Gülsevil ve Selahattin Çetel, önce birbiri sonra komşularıyla sırt sırta, zor günlerin içinden bugünlere geliyor. Bize de biraz Demirlibahçe-Cebeci’den dolanıp, Saimekadın’ın ilk hallerini anlatıyorlar.

Konuşurken birbirlerini tamamladıkları için ikisine beraber anlattırdık.

Selahattin Çetel’in sözleri, yaşadıkları zorluklara kayıyor ama orası bir kitap konusu, elinden tutup, Saimekadın sokaklarına çekiyoruz yeniden. Yürüme zorluğu çekmesine rağmen bazı yerleri göstermek için azimle 2 kat iniyor, gezdiriyor bizi ve yine ağır ağır çıkıyor eve. “Siz güzel bir iş yapıyorsunuz, biz de size yardımcı olacağız tabii” diyerek. Kendisini yorduğumuza değdiğini ümit ediyoruz.

Saraybosna’dan Akköprü’ye

Fotoğraflar: Halil Güzel  


Ali İnandım- Önce doğum tarihiniz ve yerini öğrenelim.

Selahattin Çetel: Babam 16 yaşındayken Saraybosna’dan Çorlu’ya, oradan Ankara’ya gelmiş. Ben, 23 Mart 1930’da Akköprü’de doğdum. Kundaktayken de Demirlibahçe’ye gelmişiz.

Siz Gülsevil hanım?

Gülsevil Çetel: 16 Ağustos 1934 doğumluyum. 1938’de, Kastamonu’dan gelmişiz Ankara’ya.

Aileyi sayabilir misiniz Selahattin bey?

Babam İbrahim, annem Hayriye. En büyük ben, benden sonra kardeşlerim Şahin, Bedia, Ali ve Hicran. 3 oğlumuz var; Selçuk, Faruk, İbrahim. Onlardan da 7 torunumuz; Dilay, Sevilay, Duygu, Ceyda, Efe, Begüm ve Bengisu.

Bir atlet bir önlükle ayazda okula

Okulları nerede okudunuz?

Cebeci İltekin İlkokulu’nda okudum. Daha sonra orta ve liseyi Beşevler’deki 3’üncü Sanat Okulu’nda okudum. Sonra devam etmedik. Babam, hem memurdu hem de tenekecilik yapıyordu. Soba borusu, kazan, ispirto ocağı, huni, ibrik gibi şeyler yapardık, ona yardım ettim. Gündüz okula giderdim, gece teneke yapardık. Çok güzel lehim çekerdim, severdim teneke işini. Atpazarı’nda Salı Pazarı’na, İnönü (Cebeci) Stadı’nda Perşembe Pazarı’na, bir de İsmetpaşa Pazarı’na giderdik satmaya. İsmetpaşa Pazarı, Hacı Bayram’ın arkasında, İsmetpaşa İlkokulu’nun olduğu yerdeydi. Önce 20-25 yıl kadar Demirlibahçe’de, Serap Sokak’ta oturduk. Bizim evden ilkokul 2 kilometreydi. Kışın yarım metre kar olurdu. Bir ayaz yapardı üff! İçimde bir atlet, üstüne önlükle o havada okula giderdim. Alacak durumumuz yoktu çünkü.


 

Gülsevil Çetel: Ben de ilkokulu Anafartalar Atatürk Kız İlkokulu’nda okudum. Ortaokulu da şimdi Anafartalar Lisesi olan 2’inci Ortaokul’da. Liseyi Atatürk Kız Meslek Lisesi’nde bitirdim.

 

“Demirlibahçe’ye kurt inerdi”

 

Demirlibahçe’den geldiniz, neler hatırlıyorsunuz oradan?

 

Demir çitli bir ev varmış, semtin adı oradan geliyor. Bir yer tarif ederken o evden ederlermiş “Demirlibahçe’nin yanından” diye. Demirlibahçe’ye kurt indiği için, evler, gecekondular dip dibe, yan yana yapılmıştı güvenli olsun diye. 10 kadar göçmen aile vardık. Bahçelerde pek ağaç yoktu.

Saimekadın-1950  

Paçavra’dan top yapar, top oynardık. Ayakkabılarımız eskimesin diye çıplak ayakla oynardık. Uzun eşek oynardık, topaç çevirirdik, gece saklanbaç, kızma birader oynardık.

Gülsevil Çetel: Dikimevi Kavşağı’ndaki Özkaya Pastanesi’nin olduğu yerden tren yoluna kadar bahçeydi orası. Açıkhava tiyatrosuydu diyelim. Sihirbaz Zati Sungur, gösteri yapmaya gelirdi. Bu yana, Saimekadına doğru, boştu, bağ bahçeydi her yer.

Şafaktepe Parkı’nda kalan kemikler

Saimekadın’a ne zaman geldiniz?

Ben, Saimekadına, 1959’da geldim Demirlibahçe’den. Eşim ve ailesi 1948’de gelmiş.

 

Gülsevil Çetel: Bizden önce Siirtliler gelmiş, Mamak Çöplüğü tarafında onlar otururdu.

 

Şafaktepe Parkı ve Şafaktepe İlkokulu’nun olduğu yerler, tamamen mezarlıktı. 1945’den sonra mezarlıklar kaldırıldı çünkü zemini kayalık olduğu için yeni mezarlar açılamadı. Ondan sonra Cebeci Asri Mezarlığı açıldı. Ancak burada parkın altında çok kemik kaldı, hepsi toplanamadı. Evin bahçesi  Mezarlarına sahip çıkmayanların bir kısmı toplanabildi. Belki de o yüzden park yapılmıştır burası. Cebeci’ye doğru sağ yanı Hıristiyan mezarlığıydı. Bomboş arazi, yolun Cebeci’ye doğru sağ yanında su deposu vardı sadece.

 

Gülsevil Çetel: Bir de şehitliğin olduğu yerde bir çeşme vardı. Elmadağ Çeşmesi’ydi adı. Buz gibi akardı. Bütün mahalle suyunu oradan alırdı.

“Sayma kadın!”

O zaman da mı Saime kadın diye geçiyordu buranın adı?

Aşağıda, Saimekadın meydanında bir han varmış. Askerler talimden dönerken ya da istasyona götürülürken hanın önünde bir yaşlı bir kadın bekler, askerleri sayarmış. Birgün kumandan “Sayma kadın” demiş. Adı öylece kalmış. Yol üstü aslında; her sabah Elmadağ’dan, Kalecik’ten, Kırıkkale’den getirilen erzak, eşeklerle buradan geçer pazara giderdi.

Hatip Çayı’nın karşısı domuzluktu

Aşağıdan Hatip Çayı geçerdi. 1948’lerde derenin karşı tarafı domuzluktu. Gayri Müslimler için yetiştiriyorlardı. Bu tarafta sebze meyve yetiştiriliyordu. Tren istasyonu duruyordu. Bir tane Mamak’ta, bir tane Saimekadın’da su değirmeni vardı. Değirmenci, öğütme başına 1 şinik (10 kilo yaklaşık) un alırdı.

 

Siz de ilklerdensiniz ama sizden önce kimler vardı geldiğinizde, hatırlıyor musunuz?

Gülsevil Çetel: Burada ilk Mehmet çavuş derlerdi, Mehmet Albayrak’ın evi vardı. Sonra faytoncu Hüseyin’in gelmiş. Daha sonra da Halit Efendi. Hatip Çayı yukarısında, kaya üzerinde taş bir ev vardı, sahibinin adı Atila’ydı, bir de o vardı. Babamlar, 1947’den sonra ev yapmaya başlamış.

Gecekondu muydu ev?

Gülsevil Çetel: Evimizin olduğu yeri, öğretmenler kooperatifi olarak almışlar, biz de onlardan birinin hissesini aldık.

“Kurtlar sabaha bitirirdi”

Çevreyi anlatabilir misiniz biraz?

Çetel ailesi bir arada

Gülsevil Çetel: Şafaktepe Parkı’nın aşağısında uzun bir tünel vardı. Tren oradan geçerdi. Şimdi girişi de çıkışı da kapatıldı. Tren yolu, daha sonra 2 kez aşağı doğru çekildi çünkü çok rampaydı burası.

 

Bir hayvan ölünce tünele atarlardı. İşlemiyor ama iki yanı açıktı tünelin. Sabah gider bakardık kurtlar yemiş, bir şey kalmamış geriye. Maske Dağı derdik, şu karşımızdaki dağ, maske fabrikası vardı o yüzden. Çıplak, çorak kırdı. Tilki, kurt inerdi buralara. O dağda keklik, tavşan avlanırdı. 1944’den sonra başlamış gecekondular, Menderes döneminden sonra arttı.

 

Gülsevil Çetel: Hiç Pazar bilmezdik, hep Hatip Çayı’nın yanındaki bostanlardan alışveriş yapardık. 1957’deki selden sonra bahçeleri kaldırdılar.

3 bakkal bir kasap

Esnaf ne zaman gelmeye başladı?

1960’dan sonra pazar kuruldu, sonra Şafaktepe İlkokulu yapıldı. Ondan sonra esnaf gelmeye başladı. Esnaf, 3 bakkal 1 kasap vardı.

Kimlerdi onlar?

Ali efendinin Toygarlar Bakkaliyesi’ydi biri. Hasan Bakkal, efe Hüseyin’in Bakkalı bir de Arnavut kasap, Lütfü reis derlerdi, o vardı. Şafaktepe Parkı’nın Mamak’a doğru alt yanında sütçüler vardı. 35 kuruş-50 kuruştu süt.

Gülsevil Çetel: Fırın yoktu, herkes saçta kendi yapardı ekmeğini. Otobüs yoktu. Trenle ya Cebeci Pazarı’na ya da Yenişehir’e, oradan Ulus Hali’ne giderdik.

Otobüs olsa ne yapacağız; Ulus’ta, Maliye’de memur oldum, sabah gidip öğlen yemeğe gelir, tekrar gider ve akşam dönüş derken her gün, 24 kilometre yol yürürdüm. Otobüs olunca da masrafından tasarruf etmek için yürüdük evladım.

Mesireye nereye giderdiniz?

İstasyonu geçtikten sonra yoncalık vardı, pikniğe oraya giderdik. Balık tutardık, tertemizdi dere. Kaynaklar vardı, suyunu içerdik. Çok kaynak, kuyu vardı bu civarda.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Gülsevil Çetel gençliğinin geçtiği Saimekadın’daki evlerinin önünde

“Gecekondumu arıyorum evladım”

Ne zaman yapılaşma artmaya başladı Saimekadın’da?

Gülsevil Çetel: 1965’den sonra gecekondular yıkılıp, apartmana dönmeye başladı. Şehitliğin arka tarafı Mamak Çöplüğü’ydü. Bizden önce de çöplükmüş. Nasıl kokardı!..

Gecekondumu arıyorum evladım. Birbirimizi biliyorduk hiç olmazsa.

Gülsevil Çetel- Yaşlı, dul biri olunca her gün kapısını, penceresini çalardık bir ihtiyacı var mı diye. Şimdi apartmanlarda, birbirini tanımıyor, görüşmüyor insanlar.

Sahibi: Prof.Dr. Abdurrahim Özgenoğlu
Yayın Kurulu: Prof.Dr. İsmail Bircan, Uzman Nilüfer Ünal, Osman Kutlu
Editör: Gülden A Pınarcı
İçerik Yöneticisi:
3 Ayda bir yayınlanır.